Şüphesiz insanın kendisini
bilmesi ve doğru bilmesi, hayatta belki de aşılması gereken en büyük yokuştur.
Bunu başardığınızda, bütün inanç, değer, iş ve uğraşlarınızda içiniz rahat ve mutmain
olursunuz. Sizi gerçekte siz yapan ve yapacak olan sonuçta budur. Gerek bu dünyada
gerekse öteki dünyada hesabınızı da bunun üzerinden
verirsiniz-vereceksiniz-vereceğiz. Tabi bu yetmez, her insanın bir de kendisini
var etme ve gerçekleştirme adına kamu önünde yapıp ettikleri vardır. Yani küpün
içinin dışarıya yansıması. İnsanın kendisini de kamuya- dışarıya doğru ve
olduğu gibi tanıtması da ayrı bir çaba gerektirir. Burada bir ölçü sahibi
olunmalı. Kendimizi faş etmeyeceğimize göre, ne kadarını ve nasıl yansıtacağız
bu da ayrı ve önemli bir konudur. Kendimizi doğru tanıma yanında, doğru
tanıtmakta önemli ve özel bir durumdur. Dışarıdan bakanların beklediği şey,
bunların bir paralellik arz etmesi olur. İnsanlar, kamu karşısında ne
düşündükleri ile değil, ne yapıp ettikleri ile daha gerçektirler.
Buna rağmen, herkesin sizi doğru
tanımasının bir garantisi yoktur. Çünkü insanlar var olan, ayan-beyan bir
gerçeklikten bile aynı şeyi anlamazlar. Herkesin anlayış kabiliyeti ve size
bakışındaki niyeti farklıdır. Buradan ötesi artık sizin elinizde değildir.
Kimseyi değiştirme kudretine de sahip değilsinizdir.