Alevîlik; bir din, mezhep veya
tarîkat ve hatta bir cemaat adı değildir. İslâmî bir düşünce, felsefe, hayat
ve düşünce tarzı veya İslâmî kültür, İslâm’ın farklı bir yorumu olarak ele
anılabilir. Alevîlik, İslâm’ın farklı bir yorumu
olmakla birlikte, Alevîlik anlayışının da çok farklı yorumları vardır. Bu
sebeple Alevîlik konusu, incelenmesi zor, zor olduğu kadar da tehlikeli bir
konudur. Ne var ki; yanılgıları ve yanlış değerlendirmeleri, ayrılıkları ve
sürtüşmeleri önlemek için, birleştirici - bütünlükçü bir anlayışla meselenin
ortaya konulması, geniş kitlelerin aydınlanmasının sağlanması gerekir. Elinizdeki kitapta mesele bu
düşüncelerle ele alınmıştır. Kitaba iktibas yoluyla konulan ‘İslâm’daki
hoşgörü’ zihniyeti ile çözülemeyecek hiçbir meselemiz yoktur. Hz. Ali’yi sevenler iki grupta
toplanabilir. 1-Peygamber Efendimiz’in: ‘Ali’yi müminler sever.’ Sözüne uyarak, herhangi bir siyâsî
düşünceye kapılmaksızın O’nu samîmi olarak sevenler, 2-O’nu, siyâsî
görüşlerine kaynak olarak görenler. Birinci gruptakiler, Hz. Ali’nin
meziyetlerine hayrandırlar. Ayrıca Ehl-i Beyt’ten olması sebebiyle derin bir
saygı gösterirler. Bu gruptakilere hiçbir çevreden hiçbir itiraz gelmez.
Çünkü her Müslüman bu mânâda Alevî’dir. İkinci gruptakiler arasında gaye
birliği yoktur. Kendi aralarında çok sayıda ve farklı görüşler vardır.
Aralarındaki derin görüş ayrılıkları, Alevîleri de, içerisinde yaşadıkları
toplumun insanlarını da tedirgin etmektedir.
Bu sebeple ‘Alevîlik nedir?’ Sorusuna cevap vermek
kolay değildir. Mümkün ve kolay olan;
Alevîliğin ne olmadığını ifâde etmektir: Alevîlik kültürdür, hayat
tarzıdır. Güzel vatanımızda yaşayan ve yaşamaya
devam etmekte kararlı olanlar, mezheplere, gruplara değil, mezhepçiliğe ve
aşırı taraftarlığa karşı çıkarlarsa ve birbirlerini anlamaya çalışırlarsa;
İslâmiyet’in farklı renk tonlarının zenginliğimiz, dilediğimizi seçme
hürriyetimiz olduğunu bilirlerse, hiçbir beşerî güç; birliğimizi,
diriliğimizi, iriliğimizi bozamaz.
|